THE CELL (2000) İNCELEME
THE CELL (2000) İNCELEME
Sıradışı yöntemler kullanılarak matrix yöntemi ile felçli bir çocuğun zihninde dolanan bir psikolog bu sefer de ağır şizofreni hastası bir seri katilin zihninin derinliklerinde yolculuk ederse ne olur? The Cell incelememiz sizlerle. İyi okumalar.

KONUSU:
Genç ve yetenekli fakat bir o kadar da tecrübesiz Catherine Deane alışılagelmişin dışında bir metod üzerinde çalışmak için elinden geleni yapmaktadır. Bilim ve teknolojinin nimetlerinin sonuna kadar kullanılması sonucunda geliştirilen bir teknik ile hastanın zihninde dolaşılması mümkün kılınmaktadır. Bu sayede ölümün kıyısından döndürülen edward tedavi ettirilmektedir. Bir gün, dedektiflerin bu teknikten haberdar olmaları sonucunda kendisinden hiç de kolay olmayacak bir görevi yerine getirilmesi istenmiştir. Genç Catherine şimdiye kadar yüzleşmediği kadar karanlık bir bilinçaltı ile karşı karşıya kalacaktır.

İNCELEME
The Cell, bilim kurgu, seri cinayetler, türlü akıl oyunları, vahşi görüntüler ve unutulmaz kültürel motiflerin garip karışımıdır. The Cell, Hannibal Lecter’ın akşam yemeğine davet edeceği türden sapkın bir katilin zihnine girişimin en güzel örneklerinden biridir.

Filmde Jennifer Lopez’i Catherine Deane rolünde izlemekteyiz. Catherine Deane, kendi zihni ile komadaki küçük bir çocuğun zihni arasında bağlantı kurabilmek için deneysel teknolojinin kullanıldığı bir projede yer almaktadır. Filmin ilk sahnelerinde bir labaratuvarda, sanal gerçeklik teçhizatı giyerek havada asılı duran Catherine ve küçük Edward ile karşılaşmaktayız. İlerleyen dakikalarda çocuğun milyoner ailesi ile tanışıyor ve onların bu projeye karşı besledikleri şüphelere tanık oluyoruz.
Bir diğer yandan ise FBI, esirlerini boğan, onları oyuncak bebek gibi hazırlayan bir katilin son cesedini bulur. İpuclarını takip eden FBI, özellikle de Novak adlı dedektif rolünde izlediğimiz Vince Voughn, Carl Stargher isimli bir katili bilinci kapalı bir şekilde evinde bulmayı başarır. Stargher’in son kurbanına ulaşmak için kırk saatten az zamanları kalan dedektif Novak, Catherine’den Carl’ın zihninde yolculuğa çıkarak, kurbanın yerini öğrenmesini ister fakat bu küçük bir çocuğun zihninde dolaşmaktan hem çok daha zor hem de çok daha karanlık bir iştir. Catherine, Carl’ın zihninde dolaşırken onun çocuk yanı ile iletişime geçip güvenini kazanmaya çalışırken, bir yandan da kendini yenilmez bir tanrı kral olarak tanımlayan acımasız ve ölümcül tarafıyla da savaşmak zorundadır.

The cell, başlarda bir sürü şüphe doğuran, sonra da bu şüpheleri cevaplayan, diğer yandan da mantıkla duyguları çatıştırıp heyecan ve gerilimi besleyen bir filmdir. Keyifli seyirler.